31 Ağustos 2012 Cuma

     Bir amca var bizim buralarda, zayıf, güzel giyimli, 80 yaşlarında ve çok sportif. Her gün yürüyüşe çıkar, yalnızdır, yavaş yavaş atar adımlarını. Bir tur atar, hep bizim sokaktan geçer. Hava güzelse 2 kere atar turunu, bir sabah, bir akşam. Çok kibardır, çok zariftir. Sık sık karşılaşırız, ben selam veririm, halini hatrını sorarım. Yolumuu değiştiririm bazen, onu gördüysem uzakta hemen karşısına çıkarım, selamsız geçmek istemem. O da cevap verir bana '' İyiyim.'' der. ''Sen nasılsın kızım?'' der. Çok sever yürümeyi. Öyle sever ki bazı zamanlarda sıkılır bana cevap vermekten ''Sen de hep burda oluyorsun kızım.'' der bana, onu alıkoyuyorum yolundan diye. Arada sırada durur dinlenir bizim evin duvarına tutunur. Dinlenir ki bitmesin yolu, yürüsün ve yürüsün. Bir keresinde karşıdan karşıya geçerken bir kaza atlattı. Hızla gelen arabayı görmedi. Neyse ki bir şey olmadı, araba son anda durmayı başardı. Amcam heyecanlandı, korktu, gittim yanına sakinleştirdim. Bu korku onu eve hapsetmeye yetmedi, devam etti yürümeye, her gün yürümeye...
     İşte böyle benim yakışıklı, kibar amcam...
     Yok kendisi ne zamandır, kaç gündür, kaç haftadır... Neredeyse ay oldu... Yok!
     Aklıma kötü şeyler geliyor, uzaklaştırıyorum. Çocuklarıyla beraber, torunlarıya beraber diye hayal ediyorum. Tatile götürdüler onu kim bilir hangi sahile, kim bilir hangi cennete...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder